Taşkınbilgist: Sümerlerde Yazının ve Okulun Ortaya Çıkışı

28 Mayıs 2019 Salı

Sümerlerde Yazının ve Okulun Ortaya Çıkışı


Tarihi çağlar yazıyla, yazı ise Sümerle başlar. İnsanlığa yazıyı kazandıran Sümerler aynı zamanda bilinen ilk okul sistemini de kurarak her alanda olduğu gibi eğitim öğretim alanında da öncü oldular. 


Arkeolojik buluntular Sümerler’de yazıya yönelik ilk girişimlerin M.Ö. 3200’lerde ortaya çıktığını gösteriyor. Bu dönemde ekonomik ve yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için Sümerler, kil tablet üzerine yazı yazmaya giriştiler. Bu ilk girişim piktograf denilen kaba bir resim yazısı şeklinde oldu. Bu resim yazısıyla soyut düşüncelerden ziyade basit yönetim kayıtları tutuluyor ve ziggurat adı verilen tapınakların depolarına getirilen ürünler bu şekilde kayıt altına alınıyordu. Bu tapınaklara, Sümer halkı ürettiği malları getiriyor ve tapınaktaki rahiplerde bu ürünleri resmediyordu. Bu döneme ait Mezopotamya’nın güneyindeki Varka’da bulunan kil tabletlere; sayı ve rakamlardan başka ev, barınak, koyun, keçi, av hayvanları, çeşitli canlı türleri resmedilmiştir.

Piktograf- Resim Yazısı
Bu arkaik Sümer yazısı III. Uruk döneminden sonra yavaş yavaş çivi yazısına evrilmeye başlıyor. Bu ismin verilmesinin nedeni ise tabletler üzerindeki harflerin çiviye benzemesindendir. Sümerler, önce belirledikleri işaretleri yumuşak kil tabletlere yazıyorlar, sonra da bu kil tabletleri kurutarak dayanıklı hale getiriyorlardı.

Piktograftan Çivi Yazısına Geçiş


Başlangıçta tapınak ve yönetim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortaya çıkan çivi yazısı sistemi, Cemdet Nasr zamanında genelleşerek bütün Sümer şehirlerinde kullanılır hale geliyor. Yazı bir süre sonra Sümer toplumunda bir itibar, ayrıcalık ve entelektüel saygınlık kazanma aracı oluyor. 

(Yazının video şeklini izleyebilirsiniz. Kanalıma abone olarak destek vermeyi unutmayınız.)





SÜMERLERDE EĞİTİM

1902-1903 yıllarında Şuruppak kentinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan M.Ö. 2500’lerden kalma “ders kitapları”, Sümerlerde okulların varlığını ortaya koyuyor. Bu ders kitaplarının büyük bölümü yönetsel nitelikli ve Sümer ekonomik yapısının her aşamasını içeriyor. Bu tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla sümerlerde okullara Tablet Evi deniliyordu. Bu okullar genel kanıya göre zigguratların orta katlarında yer alıyordu. Bu tabletler Sümerlerde çocukların eğitimine dair önemli bilgiler veriyor.


Sümerlerde ailede başlayan eğitim, çocuk büyüdükçe giderek çevreye yayıldı. Başlangıçta sadece ekonomik gerekçelerden ortaya çıkan okuma yazma işlemi, Sümer sosyal hayatının genişlemesiyle kapsamlı ve planlı bir eğitim öğretim sistemine dönüşmeye başladı. Ailede başlayan eğitim öğretim faaliyeti zamanla tapınaklarda daha sonra da özelleşerek okullarda devam etti.



Sümer okulu başlangıçta mesleki eğitim veren bir okul olarak ortaya çıktı. Tapınak ve sarayın ekonomik ve yönetsel gereksinimlerini karşılayacak yazmanlar yetiştirmek amacıyla kuruldu. Sümer okulları var olduğu sürece bu ana amaç hep devam etti. Ancak zamanla eğitimin yaygınlaşması ve gelişmesiyle, programların genişlemesiyle birlikte okullar kültür ve bilim merkezleri haline geldi.

Bu okullarda zamanlarında geçerli olan tanrıbilim, bitkibilim, hayvanbilim, madenbilimi, coğrafya, matematik, dilbilgisi ve dilbilimi eğitimleri veriliyordu. Zaman içinde de bu bilimlere katkıda bulunan bilim adamları yetişerek yeni bilgiler buldular.



Başlangıçta tapınağa bağlı olan sümer okulu, zaman içinde dinden bağımsız bir kurum haline geldi ve eğitim programı da oldukça laik bir nitelik kazandı. Bu okullarda eğitim zorunlu değildi. Ayrıca yalnızca erkek öğrenciler okuyabiliyordu. Kızlar normal şartlarda okula gönderilmiyor, ev işleriyle meşgul oluyor ya da evde öğretmen eşliğinde ders alıyorlardı. Öğrencilerin çoğunluğu zengin ailelerin çocuklarıydı. Bunun nedeni bu okulun gerektirdiği para ve zamanı yoksullar karşılayamıyordu. Çünkü öğretmenlerin maaşlarını öğrenciler ödüyordu.



Sümer okulunun başında “okulun babası” denilen Ummia yani uzman veya profesör vardı. Öğrencilere “okulun oğulları” deniliyordu. Öğretmenlerin yardımcılarına “ağabey” denilirdi. Öğrencilerin kopyalaması için tabletler yazmak, öğrencilerin kopyalarını gözden geçirmek ve ezberlerini dinlemek ağabeylerin göreviydi. Bunların yanında “çizimden sorumlu kişi” ve “Sümerceden sorumlu kişi” gibi öğretim elemanları da vardı. Okula devamdan sorumlu gözetmenler ve disiplinden sorumlu “kamçı görevlisi” vardı.

Sümer okullarının eğitim programlarına ait bilgileri zengin kazı buluntuları ortaya koyuyor. Sümer okulu eğitim programının başlıca iki bölüme ayrıldığı anlaşılıyor. Birinci bölüm yarı bilimsel ve eğitici, ikinci bölüm ise edebi ve yaratıcı bölüm.


Zaman içinde sümer ders kitapları da giderek bütün hale geldi. Tüm sümer okullarında okutulan kitaplar tek tip kitaplara dönüştü. Bu kitaplarda ağaç ve kamış, böcek ve kuşlar da dahil her türden havyan, ülke, kent veya köy, taş ve maden adlarının uzun listeleri yer alıyordu. Sümerli bilginler çeşitli matematik tabloları ve çözümleriyle birlikte pek çok ayrıntılı matematik problemi hazırlamışlardı. Dilbilim alanında ise Sümer dilbilgisi çalışması okul tabletlerinde çok geniş yer veriliyordu. Uzun isim tamlamaları ve fiil çekimleri listelerinin yazılı olduğu tabletler çok incelikli bir dilbilgisel yaklaşımı gösteriyor. Edebi metinlerde ise hepsi şiir şeklinde olan Sümer tanrı ve kahramanlarının başarılarını ve yiğitliklerini kutlayan konulu şiir biçimindeki mitler ve destanlar, tanrı ve krallara ilahiler, Sümer kentlerinin yıkılıp yok edilmesine yazılan ağıtlar, atasözü, fabl ve denemeleri içeren bilgelik yapıtları şeklindeydi.


Sümer okullarında dersler güneşin doğuşuyla başlıyor ve batışına kadar sürüyordu. Öğrencilerin ağır kil tabletlerinden defterleri vardı. Sabah okula gelen öğrenci bir önceki gün hazırladığı tabletin üstünde çalışırdı. Sonra “ağabey” yani yardımcı öğretmen öğrencinin kopyalayıp çalışacağı yeni bir tablet hazırlardı. Bu yardımcı öğretmen ve okulun babası öğrencilerin kopyalarının doğru olup olmadığına bakarlardı. Ezberlemek öğrencinin ödevinde önemli bir yerdeydi. Öğrencilerin tabletlerini ezberleyip ezberlemedikleri kontrol edilirdi. Daha sonra öğretmen eski kopyalardan bir nüsha hazırlıyor, öğrenci de ona bakarak kopyalama işlemini yapıyordu.


Sümer okullarında yapılan uzun ve yorucu eğitimin ilk amacı çocuklara okuma yazma öğretmekti. Okuma yazma öğrendikten sonra ise yapacağı meslekte başarılı olabilecek ve devlet işlerinde görev yapacak konuma getirmeyi amaçlardı. Bu okullarda Sümer kral listeleri, dua metinleri ve günlük yaşamın diğer yönleri çocukları öğretilirdi.  Bulunan tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla yazı öğrencilere belli bir formasyon eşliğinde veriliyordu. Bir hayvanın adı yazılacaksa karşısına resmi yapılıyordu. Sümer okullarındaki öğretmenler öğrencilerin zoolojiden, tıp bilimine, sanattan edebiyata ve daha birçok alandaki konuyu bilimsel yöntem ve sınıflandırmalarla öğretiliyorlardı. Özellikle edebiyat konularına önem verilmekteydi. Gılgamış Destanını öğrenmek çok önemliydi. Kopyalama yöntemi ile gerçekleşen Sümer eğitim sistemindeki okullarda matematik, edebiyat, astronomi,  tıp, madencilik, tarım, müzik önemli derslerin başında geliyordu.

Gılgamış Destanı


Sümer okullarında ilerlemeci bir eğitim yoktu. Öğretmenler, öğrencilerini iyi çalışmaları için övme ve teşvik yolunu kullanırken, hatalarında ise sopayı kullanıyorlardı. Örneğin okula geç gelmek ceza sebebiydi. Cezalar çok katıydı. Bu okulda dirlik ve düzen için tek yöntemdi. Dolaysıyla öğrencilerin işi oldukça zordu. Ders yılı boyunca tatillerin nasıl olduğu konusunda bir bulguya henüz ulaşılamadı. .

Eğer okulda öğrenci öğretmeni çok kızdırdıysa onu yumuşatma görevi çocuğun babasına düşüyordu. Baba öğretmeni eve davet ederek ona ziyafet verirdi. Ardından hediyeler verilerek öğretmenin gönlü alınırdı. Öğrenci de, bu ev ziyaretinde öğretmenine hizmet ederdi. Bu şekilde öğretmenin gönlü alınıyor ve öğrencide dayaktan kurtulmuş oluyordu.

Sümer okullarının önemli bir görevi de bürokrasiye adam yetiştirmekti. Tapınak ve yazman okulları, sarayda çalışacak olan görevlileri yetiştirirken bir yandan da rahip kral varislerini de eğitiyordu. Bütün kültürel birikimlerini yazdıkları tabletlerle bilinçli bir şekilde katalog haline getirmeyi öğrenen Sümerler, bugünkü anlamda kütüphane diyebileceğimiz tablet depoları oluşturdular. Kazılarda bulunan Nippur böyle bir yerdir. Ayrıca kişiye özel kütüphaneler de bulundu.

Sonuç olarak yazıyı bularak tarihi çağları başlatan Sümerler, ilk başlarda saray ve tapınaklara yazman yetiştirmek amaçlı okullar açarak on binlerce yazman yetiştirdiler. Ancak zaman içinde bu okullar dinden bağımsız, bilimsel ve laik bir yapıya evrildiler. Sümerlerin kurmuş oldukları bu sistem, kendilerinden sonra da hem Mezopotamya hem de Anadolu üzerinde derin etkiler bıraktı ve günümüzdeki eğitim öğretim faaliyetlerinin temelini oluşturdu.  

(Beğenmeyi ve paylaşmayı unutmayınız.)

Kaynaklar:

Kramer, S. (1995). Tarih Sümerle Başlar,(çev. M. İlmiye Çığ). TTK Yay., Ankara.
Landsberger, B., & TOSUN, M. O. (2018). Sümerler. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1(5).
Özgül, O. (2011). SÜMER SOSYAL HAYATINDA EĞİTİMİN YERİ VE ÖNEMİ. Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(2), 401-414.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder