Bergama Zeus Sunağı, 12 metre yükseliği ve 35 metre genişliği olan tarihi bir yapıdır. Bugün bu sunak, ana vatanından yüzlerce kilometre uzakta Almanya'daki Berlin Müzesi'nde yer alır. Zeus Sunağı'nın beş basamaktan oluşan temelleri ana vatanı Bergama'da yer alırken podyum, frizler (kabartmalar) ve parlak mermerden yapılma sundurudan oluşan üst yapısı ise Berlin Müzesi'ndedir. Bu yapı içinde bulunan sunak alanına yirmi basamaklı parlak parlak mermer merdivenlerden çıkılarak ulaşılır.
Bergama Zeus Sunağı'nı çepeçevre saran kabartma kuşağında ise ölümüne bir savaş sahnesi yer almaktadır. Bu kabartmalar 120 metre uzunluğunda, 2 - 3 metre yüksekliğinde ve 118 tanedir. Bu kabartmalardaki savaş sahnesinde bir tarafta okları, yayları, kartal ve aslanlardan oluşan hayvanlarıyla Yunan Tanrıları yer alırken, diğer tarafta yılan bacaklı, sakallı, ellerinde taş ve sopalarla korkunç tasvir edilen vahşi ve saldırgan Gigant'lar (Devler) yer alır. Bu frizlerde (bezemeler, kabartmalar) Zeus'tan Artemis'e, Apollon'dan Athena'ya, Okeanos'tan Orion'a, Moira'lardan Helios'a kadar Yunan Tanrı ve Tanrıçaları bir araya getirilmiş ve bir amaç uğruna birlikte savaşmaktadır. Menekrates, Dioyades, Orestes gibi Bergamalı ve Anadolulu taş ustasının elinden çıkan bu bezemelerde tanrı ve tanrıçalar yumuşak ve ince, gigantlar ise sert ve kaba işlenmiştir. Ayrıca bu görkemli yapının ortasında bulunan kurban taşının duvarlarında ise Bergama'nın kurucusu Telefos'un hayat öyküsünü anlatan kabartmalar bulunur.
Bergama Zeus Sunağı ya da diğer bir adıyla Zeus Altarı, Bergama Kralı'nın M.Ö. 165 - 156 yılları arasında Galatlara (Keltlere) karşı kazandıkları zaferlerini ölümsüzleştirmek amacıyla yaptırdığı bir zafer anıtıdır. Bu anıt, Yunan mitolojisinde baş tanrı olan Zeus ile onun kızı savaş ve akıl tanrıçası Athena'ya adanmıştır. Dolaysıyla sunağın etrafında yer alan frizlerde de savaşı kazanan Tanrılar Bergamalıları, kaybedenler ise düşman Galatları temsil eder.
Yazının başında Bergama Zeus Sunağı'nın ana vatanından uzakta Almanya Berlin Müzesi'nde sergilendiğini söylemiştik. Biraz da bunun nasıl olduğuna değinelim.
Carl Humann |
Carl Human adındaki Prusyalı - ki o zaman henüz Almanya kurulmamıştır - bir yol mühendisi Bergama - Dikili arasındaki yol yapımı için görevlendirilir. Bu yol çalışmaları sırasında taşa ihtiyaç olunca onu Bergama'ya yönlendirirler. Human, buradaki geçmiş uygarlıklar hakkında bilgi sahibidir ve o devirler Anadolu'da tarihi eser yağmacılığının yapıldığı dönemlerdir. Bergama'da büyük bir tapınak olduğunu biliyordur. Akropol alanında kazılar yapan Human burada ne bulduysa gizli bir şekilde 1865 -1871 yılları arasında Berlin'e gönderir. Dönemin Prusya Müzeler Müdürü olan Aleksander Conze ile de iletişim halindedir. Conze'nin önerisiyle Human, hiçbir resmi kurumdan izin almadan ve kimseye de bilgi vermeden Zeus Sunağı'nın olduğu yerde kazılara başlar. Burada ortaya çıkarılan Zeus Sunağı (Zeus Altar) kağnılarla deniz kıyısı olan Dikili'ye taşınır. Tabii bu taşıma kolay olmaz. Kağnıların oluşturduğu kervanın uzunluğu bölge halkını ayağa kaldırır ve İstanbul'a haber gönderilir. İstanbul'dan olayın incelenmesi için bir paşa yönetiminde bir heyet gelir. Yapılan inceleme sonucunda Paşa, bunların sanıldığı gibi hazine değil, taş olduğu söyler ve halkı yatıştırır. Dikili'den gemilere yüklenen sunak Almanya'ya götürülür.
Zeus Sunağı'nı ana vatanından kaçıran Carl Human, yasadışı yaptığı bu işin ortaya çıkmasından korktuğu için 1878'de Osmanlı yetkililerine kazı izni için başvuruda bulunur. Osmanlı Devleti ile içeriği bilinmeyen bir antlaşma yapılır. Bugün Almanlar, bu antlaşmaya dayanarak Zeus Sunağı'nı geri vermeye yanaşmamaktadırlar. Ancak yapılan anlaşmayı da göstermemektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken nokta bu anlaşma yapılmadan önce Zeus Sunağı, Almanya'ya götürülmüştür. İlginç bir not ise Zeus Sunağı'nı ana vatanından koparan Carl Human'ın mezarı Bergama'da Zeus Sunağı'nın gerçek yerinin eteklerindedir...
(Paylaşarak daha fazla kişinin okumasına katkı sağlayabilirsiniz.)
Kaynaklar:
Ergil, T. (1994). Eski eser kaçakcılığı ve basındaki yeri.
Marmara İletişim Dergisi, 5, 169-191.
Korkmaz, N.
(2009). Pergamon Altar (Bergama Zeus Sunağı). TMH. 458. 58-60
Şahan, M. M. (2009). Batı Anadolu'da podyum
mimarisinin oluşumu (Doctoral dissertation,
DEÜ Sosyal Bilimleri Enstitüsü).
Taşkın, S. (2018). Zeus Sunağı. DTCF Dergisi. 36(1-2). 379
-387
Şahan, M. M. (2009). Batı Anadolu'da podyum mimarisinin oluşumu (Doctoral dissertation, DEÜ Sosyal Bilimleri Enstitüsü).
Taşkın, S. (2018). Zeus Sunağı. DTCF Dergisi. 36(1-2). 379 -387
Çok güzel bir yazı olmuş zaten bir çok savaş sadece siyasetten çıkmıyor o ülkenin kaynaklarını,insanını,tarihi eserlerini birçok şeyini gasp etmek içilin yapılıyor türkiyeden zamanın bir çok tarihi eser kaçırıldı ırağı zaten boşaltılar suriyede de çok bir şey kaldığını sanmıyor özellikle bu tarihi eserler konusunda ülkeler çok ağır yaptırımlar konulması gerekmektedir.Bloğunuzu takibe aldım saygılar.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler. Kesinlikle düşüncelerinize katılıyorum. Günümüzde de bu yağma hareketi devam ediyor. Umarım bir gün tarihi eserler ait oldukları yerlere dönerler. Her tarihi eser kendi coğrafyasında güzeldir...
SilAynen öyle o tarihi eserler benim vatanımın geçmişim atalarımın bir parçası alamazsın çalamazsın kardeşim gerçi son yıllarda geri almak için girişimlerin arttığı biliyorum çok geri alınan eserlerimiz de var hatta en son çingene kızın bazı parçaları getirildi umarım daha çok çabayla hepsi alınabilir saygılar murat bey.
YanıtlaSilTarihi güzelliklerin kıymetini bilmek lazım, günümüz eserleri eminim elli sene dayanmaz.
YanıtlaSilHep gündemde tutmaya çalıştığım bir konu. Her dönemin İndiana Jones'ları ülkelerin tarihini, kültürünü zenginliklerini çaldılar, çalmaya devam ediyorlar. İki konuyu merak ediyorum.
YanıtlaSil1. İstanbul'dan inceleme için gelen heyet ve başındaki paşa kimdir?
2. Bildiği kadarı ile Osmanlı arşiv işinde ciddi idi. 1878 yılındaki o antlaşmanın bulunması lazım. Bu anlaşma nerede? Tabii Almanları suçlarken o arşivler yerinde duruyor mu, yok mu edildi? Arşivleri tarayacak vatansever bilim adamlarımız var mı?
Çok önemli bir konu umarım yeni bilgi ve belgeler eklenerek geliştirilir.
Teşekkürler.
Teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Antlaşmalar yapılırken en az iki nüshalı olarak yapılıyor. Dediğiniz gibi arşivlerde yapılacak titiz bir çalışma ile bu antlaşma metnine ulaşılabilir. Ama ne var ki birkaç yıl önce haberlere konu olmuştu. Bir tren dolusu arşiv belgesi atıl kağıt diye Bulgaristan'a satılmıştı. Umarım bu belgenin akıbeti de böyle olmamıştır. Araştırdığım kaynaklarda paşanın ismi yer almıyor, sadece Bergama halkının hazineler kaçırılıyor diyerek kağnıların önünü kestiği, durumun İstanbul'a bildirildiği, İstanbul'dan bir paşa eşliğinde bir askeri heyetin geldiği ve bu paşa'nın da bunlar taş diyerek halka gösterip geri döndüğü biliniyor. Burada belki de Paşa, Human'dan bunun karşılığında bir şey aldı, burası kesin ve net değil maalesef.
Sil