Taşkınbilgist: Büyük İstanbul Depremi Ne Zaman ve Nasıl Olacak?

30 Eylül 2020 Çarşamba

Büyük İstanbul Depremi Ne Zaman ve Nasıl Olacak?



Bu yazıda ülkemiz için son derece önemli bir konuya değineceğim. Hepimizin de bildiği gibi İstanbul'da büyük bir deprem bekleniyor. Bu depremin en az 7 büyüklüğünde olacağı tahmin ediliyor. Peki bu beklenti bir spekülasyon mu yoksa bilimsel bir dayanağı var mı? İstanbul'da son dönemlerde yaşanan depremler büyük İstanbul depreminin habercisi mi? Süreci hızlandırıyor mu yoksa yavaşlatıyor mu? Bu büyüklükte bir deprem olursa İstanbul'da ve Türkiye'de neler yaşanır?İstanbul'un en güvenilir yerleri nereler? Olası büyük İstanbul depreminde hangi ilçede ne kadar bina zarar görecek?Tahmini evsiz kalacak insan sayısı ne? Ve daha da önemlisi ne kadar can kaybı olabilir? Tüm bunlara karşın bireysel olarak bizler neler yapabiliriz? 

(Konuyu Youtube kanalımdan da izleyebilirsiniz.)



Uzun süredir depremler üzerine araştırma yapan biri olarak, Büyük İstanbul depreminin neden beklendiğini, büyüklüğünün ve verebileceği hasarların ne olabileceğini sizinle paylaşmak istiyorum. Depremler olup canlar kaybedildikten sonra konuşmanın bir anlamı yok. Bu yüzden, bu yazıyı olabildiğince yakınlarınızla da paylaşarak daha fazla kişinin bilinçlenmesine katkı sağlamanızı sizden özellikle istiyorum. 

Öncelikle bilmemiz gereken ülkemiz bir deprem ülkesi. Yani depremlerin olmaması gibi bir durum söz konusu bile değil. Bu bir doğa olayı, bunun insanlar için felaket olması ise tamamen bizim hatamız. 

Üzerinde yaşadığımız Anadolu levhası, Güneyinde Arabistan levhası ve Kuzeyinde devasa Avrasya levhası arasında kalmış durumda. Arabistan levhası, güneyden ülkemizi sürekli sıkıştırıyor. Yoğunluğu daha fazla olduğundan da yılda 1.6 cm Anadolu levhasının altına dalıyor. Kuzeyde bulunan Avrasya levhası ise devasa büyüklükte olduğundan durağan vaziyette. Hal böyle olunca Arabistan levhasının sıkıştırmasıyla Anadolu levhası Batı'ya doğru hareket ediyor. Bu hareketin sonucunda günümüzden yaklaşık 12 milyon yıl önce dünyanın en aktif fay hatlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay hattı oluşmaya başladı. Bu hat zamanla Batı'ya doğru yaklaşık yılda 2 cm ilerlemeye devam etti ve 4.5 milyon yıl önce Marmara Denizi'nin batısına kadar geldi. Kırılma Gelibolu Yarımadasını ise 2.5 milyon yılda geçti. Oradan Ege Denizi'ndeki bugünkü konumuna ise 1milyon yılda geldi ve hala yılda yaklaşık 2 cm ile Yunanistan'a doğru ilerlemeye devam ediyor. 

Arabistan levhasının sıkıştırmasıyla Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde büyük kırılmalar yaşanmaya başladı. K. A. F hattı üzerinde Cumhuriyet döneminde olan büyük depremleri düşünürsek; 1939 yılında 7.2 büyüklüğündeki Erzincan depremi, 1942 yılında 7 büyüklüğündeki Tokat Niksar Erbaa depremi, 1943 yılında 7.6 büyüklüğündeki Samsun Ladik depremi, 1944 yılındaki 7.2 büyüklüğündeki Bolu Gerede depremi, 1957 yılında 7.1 büyüklüğündeki Abant depremi, 17 Ağustos 1999 tarihinde ise 7.6 büyüklüğündeki Gölcük depremi yaşandı. 

Peki şimdi sırada Büyük İstanbul Depremi mi var? 

Marmara Denizi'nden geçen fay hattı dört bölümden oluşuyor. İstanbul için asıl tehlikeli olan bölüm Adalar fayı. Yapılan çeşitli çalışmalar bu hat üzerinde her 250 yılda bir 7 nin üzeri büyüklükte bir deprem olduğunu gösteriyor. Örneğin 1509 yılında 7.7 büyüklüğünde bir deprem olmuş ve İstanbul'u tanınmaz hale getirmiştir. Kayıtlara göre İstanbul ve Galata nüfusu o dönem yalaşık 160 bin, hane sayısı ise 35 bin civarındaydı. Bu doğal afet sırasında yaklaşık 13 bin insan yaşamını yitirdi. Hatta deprem sırasında büyük yarıklar oluştu ve insanların bir bölümü de bu yarıklara düşüp kayboldu... Bu deprem öyle bir korku oluşturdu ki depreme küçük kıyamet adı verildi. Deprem sırasında Fatih Camiisinin kubbesi çöktü, Galata Kulesi büyük hasar gördü. İstanbul sahillerinde 6, 7 metreyi bulan tsunamiler oluştu. 

Dikkat edin 1509 yılındaki küçük kıyametten tam 257 yıl sonra 1766 yılında 7.2 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı. Bu deprem sırasında da Fatih Camiisinin kubbesi çöktü, Sultanahmet Camiisinin minaresi yıkıldı, Topkapı Sarayı tanınmayacak hale geldi ve 5000 bin civarı insan yaşamını yitirdi. 

Ve asıl önemli noktaya gelelim, 1766 depreminin üzerinden de tam olarak 254 yıl geçti. Yani Marmara için geçerli olan 250 yıllık deprem periyodunun içindeyiz. Peki olacak olan depremin 7.nin üzerinde olacağını nereden biliyoruz. Burada devreye bilim giriyor. Şöyle ki; Adalar fayı en son 1766 yılında kırıldı ve enerjisini boşalttı. Bunun üzerinden 254 yıl geçti. Fay hattındaki yıllık deformasyon 10 - 15 mm civarında. Eğer yıllık deformasyonu 10 mm alırsak 254 x 10mm: yaklaşık 2.5 m / yıllık deformasyonu 15 mm alırsak 254x 15mm: yaklaşık 3.8 mlik bir atım ortaya çıkıyor. Peki bu ne anlama geliyor. Şu anlama geliyor. Olası bir depremde Adalar fayı 2.5 ile 3.8 metre arasında kayma yapacak. Bu kayma hareketinden oluşacak enerji boşalımının, minimum 7, maksimum ise 7.6 büyüklüğünde bir deprem ortaya çıkaracağı bilimsel olarak tahmin edilebiliyor. İşte bu sebepten bilim insanları büyük İstanbul depreminden bahsederken bu rakamları dile getiriyorlar. 

Burada önemli bir soru daha var. Yakın zamanlarda yaşadığımız İstanbul depremleri, adalar fayının enerjisini boşaltmış olabilir mi? Bilim insanlarına göre böyle bir durum söz konusu değil. Hatta bu depremler, yarattıkları etkiyle Büyük İstanbul depremini öne bile almış olabilirler.... 

Peki İstanbul bu depreme hazır mı? İBB Haziran 2020'de İstanbul'un 39 ilçesi için ayrı ayrı yayınladığını "İlçe Olası Deprem Kayıp Tahmini Kitapçıkları" yayınladı. Bu kitapçıklarda olası bir depremde yaşanacak bina hasarları, can kaybı ve yaralamalar, alt yapı hasarları ve geçici barınma ihtiyacına ilişkin bilgiler bulunuyor. Bu çalışmanın linkini açıklama kısmına koyuyorum. Oturduğunuz ilçenin kitapçığını indirip okuyabilirsiniz. 

Bu çalışmaya göre olası depremde yüzbinlerce bina orta ve üstü hasar görecek... İlçelerdeki binaların önemli bir bölümünün 40 ve üstü yaşta olduğu detaylı olarak veriliyor. Yani İstanbul'daki binaların önemli bir bölümü yapı ömrünü tamamlamış durumda... Bunların yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor... 

Ayrıca, olası İstanbul depreminde yüzbinlerce hane halkı için geçici barınma sorunu çıkacağı da raporda detaylı olarak sunuluyor... 

İstanbul'da yaşanacak bir deprem sadece İstanbul'un sorunu olmayacak. İstanbul, Türkiye'nin kalbi durumunda. Hem ekonomik hem de nüfus olarak hayati öneme sahip. Gayriresmi rakamlara göre 20 milyonun üzerinde nüfusu barındırıyor. 

Peki olası bir deprem sırasında neler yaşanabilir? Neyle karşı karşıya kalabiliriz? Gelin bir beyin jimnastiği yapalım.. 

Büyük bir deprem sırasında binaların önemli bir bölümü yıkılacak. Bu durumda İstanbul'un sokakları düşünüldüğünde insanlar hayatta kalsa bile mahallelerinden çıkamayacaklar. Elektrikler kesilecek, doğal gaz boruları patlayacak, yangınlar çıkacak... Çok fazla sayıda insan yardım çağrısında bulunacağından hastaneler ve sağlık personeli yetersiz kalacak... Ambulanslar ve itfaiyeler çağrılan yerlere ulaşım sağlamakta zorlanacak... Eğer otoyollar ve viyadüklerde yıkılma ya da çökmeler yaşanırsa İstanbul içinde ulaşım durma noktasına gelecek.. Böyle bir durumda herkes kendi başına kalacak. 

Zaten bilmemiz gereken Afetlerin ilk dakikalarında herkes tek başınadır. Bu ilk dakikalarda bizi hazırlığımız ve bilgimiz korur. Yardım ekiplerinin anında bize ulaşması mümkün değildir. Bu nedenle ABD'de yapılan çalışmalar sonucunda altın saatler olarak ifade edilen 72 saatlik süre belirlenmiştir. Bu geniş çaplı olası bir afette yardım ekiplerinin insanlara ulaşma süresidir. Yani ilk 72 saat yalnız başınasınız. Bu nedenle bu 3 günlük sürede neler yapanız gerektiğini bilmelisiniz. 

Bunun için İstanbul Valiliği İstanbul Proje ve Koordinasyon Merkezinin hazırladığı Birey ve aile için depremde ilk 72 saat adlı kitapçığı okumanızı şiddetle öneriyorum. Bunun için çalışmanın linkini açıklama kısmına bırakıyorum. Lütfen okuyun ve bahsedilen önerileri evlerinizde ve işyerlerinizde uygulayın... 

Peki bizler bireysel olarak depreme nasıl hazırlanabiliriz? 

Öncelikle oturduğumuz evin durumunu öğrenmekle işe başlayabiliriz. Bunun için testler yaptırabiliriz. Evimizin yapıldığı zeminin sert bir zemin mi yoksa yumuşak bir zemin mi olduğu da önemli.. Evin yapımında kullanılan malzemenin kalitesiyle evin yaşı da önemli. Ancak İstanbul gibi bir metropol'de bunları seçmek kolay değil. Çoğumuz kiralık ev bile bulmakta zorluk çekiyoruz. Bu nedenle seçici davranma gibi bir şansımız kalmıyor... Ev konusunu geçelim, çünkü bunun üzerine fazla bir şey yapma şansımız olmayabilir. 

Ancak evimizin içinde bazı değişiklikler yapabiliriz. Evin içinde dolaşarak risk analizi yapabiliriz. Kendimize şu soruları sorabiliriz. Bir deprem anında gardırop yatağın üzerine devrilebilir mi? ya da kitaplık çocukların üzerine düşebilir mi? Bu şekilde risk oluşturabilecek malzemeler belirlenerek monte işlemleri yapılabilir. 

Önemli bir hazırlık da deprem çantası... Deprem çantası az önce bahsettiğimiz, ilk 72 saat için bize önemli fayda sağlayacaktır. Depremden zarar görmeden çıksak bile bir süre yardım alamayabiliriz. Bu sırada iyi hazırlanmış bir deprem çantası bizi belli bir süre idare edecektir.

Deprem çantası içinde neler olmalı? 
Çakı, düdük 
Nakit para 
Kağıt, kalem 
Battaniye ve uyku tulumu 
Makas, koli bandı, plastik naylon örtü, 
Pilli radyo- iletişim kesileceği için durum hakkındaki bilgileri radyodan öğrenebilirsiniz. 
El feneri ve yedek piller 
Kişisel ilkyardım çantası ve devamlı kullandığınız ilaçların yedekleri ve reçeteleri 
Koruyucu giysiler, sağlam ayakkabılar ve yağmurluk 
Varsa bebekler ve yaşlılar ya da engelliler için gerekli olan olacak özel eşyalar 
Kimlik, tapu, ruhsat, pasaport, banka hesap cüzdanları, sigorta poliçelerinin fotokopileri ve aile fertlerinin güncel fotoğrafları (Bunlar su geçirmez bir poşette olmalı) 
Ailenizin otomobili varsa yedek anahtarı 
Yeterince su ve yiyecek maddesi. 
Hijyen paketi 

Bunun yanında ilk 72 saatte yapılacaklar çizelgesi de hazırlamanız gerekiyor. Ayrıca aile bireyleriyle depremden sonra buluşulacak alan konusunda da anlaşmanız gerekiyor. Depreme farklı yerlerdeyken yakalanırsanız ve iletişim sağlanamazsa herkes bu toplanma noktasına gelebilir. 

Ya deprem anında neler yapmalıyız? 

Bu bölümde en çok bilinmesi ve sürekli uygulama yapılması gereken konu hayat üçgenidir. Deprem anında paniklemeden koltuk, çamaşır makinası gibi yaşam boşlukları oluşturabilecek eşyaların yanlarına hayat üçgeni oluşturmalıyız. 

Eğer gece depreme yakalanırsanız, basitçe yatağınızdan yuvarlanarak yatağın kenarına düşün. Böylece cenin pozisyonunda yaşam boşluğu oluşturabilirsiniz. 

Peki salonda yakalanırsak? O zaman da koltukların kenarına cenin pozisyonunda hayat üçgeni oluşturun. 

Ancak kesinlikle kapı kirişlerinden uzak durun ve hemen oradan uzaklaşın. Eğer bina çökerse kapı kirişleri altında yaşam şansınız olmaz. 

Olabildiğince binanın dış duvarlarına yakın olun. Bina çökerse ve hayatta kalırsanız. Yardım ekiplerinin size ulaşması kolaylaşacaktır. 

Merdivenlerden uzak durun. Çünkü merdivenler ana binadan bağımsızdır ve depremlerde bina yıkılmasa bile merdivenler yıkılabilir. 

Asansöre binmeyin, asansördeyseniz de derhal inin. Elektrik kesintisi yaşanabileceğinden orada mahsur kalabilirsiniz. 

Eğer aracınızda yakalanırsanız ve sokak aralarındaysanız. Hemen inip aracın yanında cenin pozisyonuna geçiniz. Aksi halde aracın üzerine düşen bir enkaz, aracınızı ezebilir. 

Deprem sonrasında acil olmadıkça telefonlarınıza sarılmayın. Çünkü ambulans ve itfaiye gibi acil ulaşılması gereken kurumlara ulaşılamayabilir. 

Unutmayın ki depremler gibi doğal afet durumlarında afet süresi uzarsa insanlar hayatta kalma iç güdüsüyle gasp, hırsızlık ve hatta daha da kötülerine yeltenebilirler. Açlık ve susuzluk gibi durumlarda kaos ortamları yaşanabilir. Bu nedenle gerekli önlemler hem kurumlar hem de bireyler tarafından depremler yaşanmadan planlanmalı ve herhangi bir olumsuzluğa yol açılmasının önüne geçilmelidir. 

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu bilindiğine göre, insanlarımızın da bu gerçeğe göre bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda herkese görev düşmektedir. Olabildiğince depreme karşı hazırlıklı olmalıyız ki deprem yaşandığında bahsettiğimiz olumsuzluklar yaşanmasın. 

Umarım beklenen büyük İstanbul depremi olabildiğince uzak bir gelecekte olur ve biz de ülke olarak bu depreme en iyi şekilde hazırlanırız ve en az hasarla atlatırız. Yakın çevrenizin de bilinçlenmesi için bu videoyu onlarla da paylaşabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder