Taşkınbilgist: MİKROPLASTİK NEDİR? DÜNYAMIZIN BAŞI, MİKROPLASTİKLERLE DERTTE Mİ?

13 Ekim 2019 Pazar

MİKROPLASTİK NEDİR? DÜNYAMIZIN BAŞI, MİKROPLASTİKLERLE DERTTE Mİ?



Hepimiz birer plastik bağımlısıyız. Şaşırdınız mı? Su içerken ya da balık yerken aynı zamanda vücudumuza plastikleri de aldığımızı biliyor musunuz? Size inandırıcı gelmeyebilir ancak bu doğru..



İçtiğimiz sudan soframızdaki tuza kadar hemen hemen her şeyin içinde çoğu zaman gözle bile görülmesi imkansız mikroplastikler var. Okyanuslarda, temiz su kaynaklarında, toprakta ve havada, her yeri ele geçirmiş durumdalar… Peki, bu mikroplastikler nedir, nasıl yiyeceklerimizin içine girebiliyor ve bu soruna karşı ne yapabiliriz. Gelin insanlığın giderek artan en önemli sorunlarından mikroplastiklere daha detaylı bakalım.

(Konuyu youtube kanalımdan izleyebilirsiniz.)



İnsanlığın plastik kullanımının tarihi çok eski değil. İlk plastik 1907’de icat edildi ancak plastiklerin yaygın kullanılmaya başlaması 1950’lerde oldu. Kısa sürede hayatımızın her alanında yer bulan plastikler, kullandığımız bilgisayardan telefonlara, su içtiğimiz şişeden kullandığımız araçlara kadar çok geniş bir alana yayıldılar. Ancak bu plastik kullanımının büyük çoğunluğu, ambalajlarda ve tek kullanımlık ürünlerde karşımıza çıkıyor.  Plastik poşetler ve pet şişeler gibi makroplastikler, zaman içinde mikroplastiklere dönüşerek canlı yaşamını tehdit ediyor.

Peki mikroplastik nedir ve makroplastikler nasıl mikroplastiklere dönüşüyor?

Mikroplastikler, çevreyi kirleten çok küçük plastik parçalarına verilen isim. Yapılan sınıflandırmaya göre 5 mm çapından küçük olan plastiklere mikroplastik deniyor. Bunlar kozmetik, giyim sektörü ve endsütriyel süreçler gibi çok çeşitli kaynaklardan doğal ekosisteme giriyor ve canlı yaşamını tehdit ediyor. Öncelikle doğaya atılan büyük boyutlardaki plastikler, güneşten gelen ultra viyole ışınlarıyla, dalgalarla, rüzgar ve diğer ayrıştırıcı canlılar aracılığıyla küçük parçalara ayrılıyorlar. O kadar küçük parçalara ayrılıyorlar ki çoğu zaman insan gözüyle ayırt edilmeleri imkansız hale geliyor. Bu nedenle birçok deniz ve kara canlısı, bu mikroplastikleri yutuyor. Mideleri plastiklerle dolu olduğu için yaşamını kaybeden balinalar ve kuşlar, mikroplastiklerin canlı yaşamını nasıl tehdit ettiğini gösteriyor.

Mikroplastikler ikiye ayrılıyor. Birincil mikroplastikler; küçük plastik pellet döküntüleri ve mikroboncuklar gibi küçük parçalar olarak üretilen ve bazı ilaçlarla kozmetik ürünlerinde kullanılan mikroplastiklerdir. Yüz ve vücut temizliğinde kullanılan kozmetik ürünlerde, birincil mikroplastikler sıklıkla kullanılıyor. Parçalanma süreci sonrası ortaya çıkan sentetik tekstil lifleri, araç lastiği döküntüleri, plastik atıklar ve döküntülere ise ikincil mikroplastikler deniyor.
Özellikle denizlerde, göllerde ve nehirlerde bulunan mikroplastikler, deniz canlıları için büyük bir tehlike. 2015 yılında New York Eyalet Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, insanların sıklıkla tükettiği 18 balık türünde mikroplastikler bulunmuş. Yapılan bir diğer çalışmada deniz ürünleri tüketen ortalama bir AB vatandaşının, bir yılda 11 000 mikroplastik tükettiği ortaya konulmuş. Yine 2018 sonlarında yapılan bir çalışmada, 2000’in üzerinde deniz canlısının mikroplastiklerden zarar gördüğünü gösteriyor.

Mikroplastikler, sadece deniz canlılarını etkilemiyor. Yapılan çalışmalar yediğimiz ballarda da mikroplastikler olduğunu gösteriyor. Çünkü arıların ballarını topladıkları polenlerde mikroplastikler tespit edilmiş durumda.

Bunun yanında hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan ve soframızda kullandığımız tuzların, çok büyük bir bölümünde mikrplastikler var. 8 ülkeden 16 tuz çeşidi üzerinde yapılan incelemeler, bunların tamamında mikroplastik olduğunu ortaya çıkardı. 

Ayrıca mikroplastikler, soluduğumuz havayı da olumsuz yönde etkiliyor. Bunun nedeni besin zincirinin temelinde bulunan ve alg fotosentezi ile oksijen üretiminde merkezi bir öneme sahip olan mikroalgler, bu mikroplastiklerle etkileşim içine giriyorlar. Bu etkileşim mikroalglerin işleyinde bozulmalara sebep olduğundan oksijen üretim sürecini de olumsuz yönde etkiliyor.

Mikroplastiklerin kaynakları neler?

Mikroplastikler, kirli su arıtma tesisleri, araba ve kamyon lastikleri, kozmetik ürünleri, paketleme ve taşıma işlemleri, üretim, balık üretim merkezleri, plastik şişe üretim merkezleri ve giyim gibi çok farklı kaynaklarla besleniyor.
Özellikle giyim konusuna değinmekte fayda var. Çamaşır makinamızda bir sentetik giysi yıkanırken yaklaşık 2000 mikroplastik lif ortaya çıkıyor ve bu lifler boşaltım ile kanalizasyona, oradan da akarsular aracılığıyla göller ve denizlere gidiyor.

Kadınların sıklıkla kullandığı bir cilt temizleme ürününde ise 300 binden fazla mikroboncuk bulunuyor ve bu temizlenme sonrası bunlar kanalizasyon sistemiyle diğer yerlere taşınıyor.. Burada bir öneride de bulunalım. Aldığınız kişisel bakım ürünlerinin içindekiler bölümüne bakarak mikroplastik içerip içermediğini öğrenebilirsiniz. Özellikle kozmetik ürünlerinde en çok kullanılan mikroplastik polietilen’dir. Bunun yanında mikrobeads de sık kullanılan bir mikroplastiktir.  

Mikroplastiklerin insan hayatına olan etkileri, henüz araştırma aşamasında ancak diğer canlılar üzerindeki etkilerine bakıldığında ölümcül sonuçlar ortaya çıkarabildiği görülüyor. Bunlar, canlıların bünyelerine girdiklerinde sindirim, boşaltım, üreme ve büyüme sistemleri üzerinde bozucu etkiler yaparak yaşamı olumsuz yönde etkiliyorlar.

Özellikle diş macunlarında ve temizlik ürünlerinde mikroplatiklerin bulunduğu biliniyordu. Ancak artık mikroplastiklerin neredeyse tüm ürünlerin içine girmesi canlı hayatı için büyük bir sorun olmaya başladı ve bu durum yaklaşık 7 yıl önce yapılan bir araştırmayla ortaya çıktı. İçtiğimiz su da bile bulunması ve artıma yapsak bile bu mikroplastiklerin arıtılamayacağının görülmesi insan sağlığı için büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hem insanlar için hem de karasal ve denizel canlı yaşamı için büyük tehlike olarak görülen mikroplastiklerle mücadele etmenin yolu, farkındalık yaratmaktan geçiyor. Çünkü insanlığın ürettiği plastiklerin çok az bir bölümü geri dönüştürülürken büyük bir bölümü nehirler yoluyla denizlere ve diğer yollarla da karalara taşınıyor. Denizlere ve okyanuslara taşınan bu plastikler, okyanuslar üzerinde çöpten adalar oluşturdu ve bu artmaya devam ediyor. Özellikle pasifik okyanusundaki çöp adası yaklaşık olarak Türkiye büyüklüğünde…Okyanuslar üzerindeki bu çöp alanların oranı ise türkiye’nin yaklaşık 16 katı…ve her gün yaklaşık 8 milyon ton plastik deniz ve okyanuslara gidiyor ve bu artarak devam ediyor.

Peki, bireysel olarak bizler ne yapabiliriz?

Öncelikle mikroplastiklerden dünyamızın temizlenmesi çok zor bir süreç. Bireysel ve toplumsal olarak, farkındalık gerekiyor. Bireysel olarak yapabileceğimiz belli başlı birkaç önemli adım var.
Tek kullanımlık poşetler yerine tekrar kullanılabilir torbalar tercih edebiliriz. Ülkemiz bu yıl poşet kullanımını azaltmak için, poşetleri ücretli hale getirerek bu konuda bir adım attı.

Su yaşamın temel kaynağı durumunda. Bu yüzden sürekli olarak pet şişede su içip, sonra onu çöpe atmak yerine tekrar kullanılabilir cam şişeler kullanabiliriz.

Kişisel temizlik ve bakım ürünlerini alırken içindekiler bölümlerine bakılarak polietilen ve mikrobeads içermeyen ürünler tercih edilebilir.

Mağazalara gittiğimizde sentetik giysiler yerine doğal pamuklu giysileri tercih edebiliriz.

Ayrıca tüketim odaklı bir yaşam yerine, minimal bir yaşam tercih edebiliriz. Böylece dünyamızın mikroplastiklerden korunmasına katkı sağlayabiliriz.



Unutmayalım ki dünyamız bizim yüzümüzden acı çekiyor, dünyamızın acı çekmesi aynı zamanda bizim de acı çekmemiz anlamına geliyor. Şu an insanlığın tek yuvası içinde yaşadığımız mavi gezegenimiz. Ona iyi bakalım. 


1 yorum:

  1. Bu plastikler nedeniyle dünyamız mahvoluyor.
    Bu arada bloğuna mail abonelik butonu koyarsan daha rahat takip edebiliriz:)

    YanıtlaSil