Yaşamla Ölüm Arasında Son Mekan Aokigahara: İntihar Ormanı
Japonya'daki en yüksek dağ olan Fuji Dağı, aktif olmayan volaknik kökenli ve Japonların kutsal kabul ettikleri için saygı ile andıkları bir dağdır. Ancak yazımızın konusu Fuji Dağı değil. Fuji Dağı'nın kuzeybatısında 35 kilometrekarelik alana sahip bir orman, Aokigahara.
Aokigahara'nın başka isimleri de var: Ağaçlar Denizi, Ölüm Ormanı ve İntihar Ormanı...
Peki, neden bir orman ölüm ve intihar ile anılır ki?
Ormanda gezintiye çıkmak için ormanın kenarına gelindiğinizde gördükleriniz, aslında bu isimlerin neden verildiğine dair birtakım ipuçları veriyor. Sizi daha girişte aylar öncesinde ormana gelmiş ve bir daha da dönmemiş sahipleri tarafından oraya bırakılmış araçlar karşılıyor.
Ormana girdiğinizde her ormanlık alanda karşılaştığınız tabelalar sizi karşılıyor. Ancak bir farkla... Bu ormandaki tabelalarda "Ateş yakmayınız." veya "Doğayı kirletmeyiniz." gibi uyarılar yerine "Sizin hayatlarınız ailelerinizden gelen kıymetli bir hediyedir. Lütfen ailelerinizi, kardeşlerinizi ve çocuklarınızı düşünün. Sorunlarınızı kendinize saklamayınız. Sorunlarınız hakkında konuşunuz." gibi uyarılar yer alıyor.
Dışarıdan bakıldığında yemyeşil bir doğa harikası görünümünde olan ormanın içi ise oldukça farklı. Ormanın içindeki patikalarda, yürüyüş parkurları dışına çıkmamanız konusunda sizi uyaran tabelalar yer alıyor.
Patikalardan oluşan yürüyüş parkurlarından çıkıldığında ise ormanın ürpertici yüzü ortaya çıkıyor. Çünkü ormanın derinliklerine dalındığında intihar etmiş insanların çürümüş cesetleri veya kemikleri, intiharlarda kullanılmış ağaçlara asılı ipler, intiharda kullanılmış ilaç kutuları, kesici ve delici aletler görülüyor.
Bu kalıntılar, insanların bilinçli olarak bu ormanı seçtiklerini gösteriyor. Bazıları ise arkalarında notlar bırakıyor. Bir ağaca çivilenmiş "Hayatımda hiçbir şey iyi gitmediği için buraya geldim. Beni aramayın." şeklindeki bir not aslında durumun özeti gibi...
Ormanın içine dalındığında uğultularla başlayan ürkütücü sesler duyulmaya başlanıyor. Aokigahari'yi kutsal bir mekan kabul eden yerli halk ise bu seslerin, "yurei" olarak isimlendirdikleri ve dünya ile ölüm arasında kalmış ruhların sesleri olduğuna inanıyor. Onlara göre "yurei"ler bu ormanda ruhlarını arındırırır.
Bazı insanlar ise buraya yaşamı ve ölümü düşünmek için geliyor. Bu insanların kafaları oldukça karışık. Orman içinde bulunan kamp çadırları bunun göstergesi olarak kabul ediliyor. Eğer ölümü seçtiyse çadır içinde cesetle karşılaşılır ama yaşamayı seçmişse kamp çadırı boş olur.
Bazıları da arkalarında ipler ya da bantlar bırakarak ormanın derinliklerine inip intihar ederler. Bunlar budist insanlardır. Budist inancına göre cesedin çürümeden yakılması gerekir. İntihar Ormanında ölümü seçen budist kişiler cesetlerinin hızlı bulunması için arkalarında bu işareti bırakırlar. Yani "Eğer ormanda bir ip ya da bant bulursanız takip ettiğinizde sonunda sizi muhakkak bir şey bekliyordur. Asla boş çıkmaz" diyor, ormanda görevli bir "İntiharı Önleme Derneği" uzmanı. Ancak bazen de bu bantlar kararsız insanlar tarafından da çekilmiş olabiliyor. Eğer yürüyüşünün sonunda intihardan vazgeçerse bandı takip ederek geri dönebiliyor.
Aokigahara'da sadece bilinçli intiharı seçen insanların dışında ölümlere de rastlanıyor. Bu ormanda yürüyüş parkurlarından ayrılıp ormana daldığınızda bir daha yolunuzu bulmak kolay olmuyor. Ormanın içinde kaybolan insanların sesleri de uğultulardan duyulmuyor. Bu insanlar da çoğunlukla yorgun ve bitap düşüp ölümü bekliyorlar.
Ayrıca Ölüm Ormanlarının altı demir madeni rezervlerine sahip ve özellikle biraz daha geçmişte elindeki pusulaya güvenerek ormana giren kimseler çalışmayan pusula yüzünden yönlerini bulamayarak ormanın derinliklerinde kaybolurlar.
Burası öylesine meşhurdur ki Japon yazar Wataru Tsurumui'nun "The Complete Manual of Suicide" (İntiharın El Kitabı) adlı kitabında intihar edilecek en iyi yer olarak gösterilir.
Aynı zamanda "The Sea of Trees" (Sonsuzluk Ormanı) ve bir korku filmi olan "The Forest" adlı filmlere konu olur.
1950'li yıllarda başlayan intihar vakaları tüm uyarılara ve çalışmalara rağmen devam ediyor. Özellikle 1960'da Japon yazar Seicho Matsumoto'nun "Black Sea of Trees" adlı romanındaki iki sevgilinin intihar için burayı seçmiş olması buradaki intihar vakalarını arttırmış. Japon devletinin intihar oranları hakkında bilgi vermemesine rağmen her yıl yaklaşık 50 - 100 arasında intihar etmiş insan cesedi bulunuyor.
İnsanlar hayatlarının bazı dönemlerinde yaşadıkları varoluş sancıları, hayal kırıklıkları, aşk acıları gibi nedenlerden dolayı boşluğa düşerek yalnız olduklarını düşünürler. Ancak bu durum bir yanılsamadan ibarettir. Gerçekte yalnız geldiğimiz ve yalnız gideceğimiz bu dünyada hiçbirimiz yalnız değiliz. İnsan doğası yaşamaya odaklıdır ve tüm zorluklara karşın hayat sonuna kadar yaşanmalıdır.
(Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz ve yeni yazılarımızdan haberdar olmak için blogumuzu veya facebook sayfamızı takip edebilirsiniz.)
Bir ormana bu adın verilmesi bile üzücü.
YanıtlaSilİnsanların hayatlarında bu tür acı olayların olmasının normal olduğunu anladığı, bu sorunlardan kaçmak yani intihar etmek yerine çözüm bulmaya çalıştığı, ýaşam gibi elimize sadece bir kez gaçebilecek değerli fırsatı karamsarlıkla mahvetmek yerine yeni daha güzel , daha renkli bir hayata yelken açmamızı sağlayan bir yaşamımız olması dileğiyle....
Saygılar.
Yorumunuza katılmamak elde değil. Teşekkürler :)
Sil