Taşkınbilgist: Rodin'in Düşünen Adam Heykeli ve Türkiye'deki Algısı

15 Mart 2018 Perşembe

Rodin'in Düşünen Adam Heykeli ve Türkiye'deki Algısı



Düşünen Adam Heykeli, dünya çapında en çok bilinen modern sanat yapıtlarının başında gelir. Heykele bakıldığında elini çenesine koymuş ve düşünceye dalmış yetişkin bir erkek görürüz. Tabii ki, sadece insanlarda estetik duyguları geliştirecek bir heykel değildir bu... Sanatçının elinden çıktıktan sonra topluma mal olan eserlerden biri... Yorum gücünüze bağlı olarak aslında göründüğünden çok daha fazlasını anlatır. 



Düşünen Adam, erkek oluşuyla toplumda etkin olanı, dölleyici gücü ve baskın olanı temsil ediyor. Yani ataerkilliğin temsili. Bakıldığında çıplak bir halde görünüyor ama oldukça da düşünceli. Düşüncelerini anlamak çok kolay değil. Kamburu çıkmış durumda, önüne eğilmiş. Bedeni ve yüzü, bize oldukça kaygı içinde olduğunu gösteriyor. Sanki yaşadığı kaygı ona acı veriyor. Dalga dalga ortaya çıkan adaleleri düşünce dünyasındaki parçalanmışlığı ortaya koyuyor. Geçmiş ile belirsiz bir gelecek arasında sıkışıp kalmış, sanki arafta. Geleceğe dair pek umutlu değil gibi...Çelişkiler içinde kalmış... Düşünceleriyle yalnız, toplumdan kopmuş bir birey gibi... 



Heykeldeki modernist dönüşümün ilk temsilcisi olan August Rodin'den 1880 yılında Şair Dante'nin "İlahi Komedya"sını betimleyen bir kapı yapması istenir. 



Rodin, bu sipariş üzerine yıllarca kafa yorduktan sonra "Cehennem Kapıları"nı yapmaya karar verir. Burada kurgulanan cehennem, dünyada işlenen günahların karşılığı olan ceza betimlemeleri üzerinedir. Bu  kapı üzerindeki heykeller, kendi dış hatları içine hapsedilmiş gibidir. Kendi bedenleri içine hapsedilmiş bu bedenler kendi özlerini arıyor şekilde bir etkiye sahiptir. Kapı üç bölüm olarak tasarlanmış. Altta cehennem, ortada araf ve üstte de cennet... Cehennem Kapıları'nın araf bölümünde "Düşünen Adam" vardır. Kapının alınlığında yer alan "Düşünen Adam" tüm gözleri kendi üzerine çeker. Bu düşünen adamın İlahi Komedya'nın yazarı şair Dante olduğu düşünülür. Düşünen Adam, arafta kalmış ve iki dünya arasında düşünmektedir. Kapının en üstünde görülen üç figür ise Hz. Adem'in Cennet'ten kovuluşunu betimler.  Rodin, Cehennem Kapısı üzerinde 10 yıl gibi uzun bir süre çalışır. Rodin'in atölyesine gelen bir İngiliz alınlıktaki bu heykeli satın alır ve ona "Düşünen Adam" ismini verir. Başlangıçta küçük olan heykel daha sonra 1902'de büyütülür. Rodin öldükten sonra 1922'de Rodin Müzesi'nin bahçesine taşınır ve günümüzde de orada sergilenmeye devam eder. 



Düşünen Adam, önceleri İlahi Komedya gibi bir konunun parçasıyken daha sonra bağımsız olarak kendi bir konu olur. Düşüncenin merkezine insanı koyan "Düşünen Adam", akıp giden zamanda bedeni dondurarak düşünceyi içine hapsetmiş. Artık sadece bir toplumun ürünü olmaktan çıkıp evrensel bir boyut kazanmış. Pek çok ülkede kendine meydanlarda, müzelerde, önemli alanlarda yer bulmuştur. 



Türkiye'de "Düşünen Adam" Olmak


Türkiye'de "Düşünen Adam" kendisine ancak Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin başhçesinde yer bulmuş.  Bu bile düşünmeye verdiğimiz önemi göstermesi bakımından başlı başına yeterli bir örnek ve Düşünme! Çünkü düşünmek deliliktir! demek gibi bir şey...   



Bizdeki "Düşünen Adam"ın hikayesine gelince... Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları başhekimi olan Celal Göktulga, okuduğu bir dergide "Düşünen Adam"ı görür ve hastane bahçesine yaptırmaya karar verir. Bunun için yeterli ödenek bulamaz. Ancak o sıralarda anksiyete ve somotoform bozukluk nedeniyle hastanede bulunan heykeltıraş Kemal Künmat'a bu heykeli yapıp yapamayacağı sorulur. O da yapabileceğini söyler. Bunun üzerine askeriyeden de yardım alınarak kireç taşından büyük bir kaya kütlesi hastane bahçesine getirilir. 



Kemal Künmat, kaya üzerinde çalışmaya başlar ve bir süre sonra heykel ortaya çıkmaya başlar. Ancak bir sorun vardır. Künmat, büyük miktarda para talep eder heykeli bitirmek için ve hastane yönetimi parayı veremez ve heykeltıraş hastaneden ayrılır.  Heykelin sağ kolu ve sol eli yarım kalır. Bir süre o halde kalan heykelin imdadına hastaneye depresyon tedavisi için gönderilen bir subay olan Mehmet Pişdar yetişir. 



Önce Pişdar'a inanmazlar, bir taş getirilir, bir sağ el yapması istenir.  Bakarlar ki, başarılı, heykeli tamamlamasına izin verilir. Pişdar da 41 günde heykeli tamamlar. 


Düşünen Adam Heykeli bittikten sonra 4 Aralık 1951'de törenle açılır. Başhekim gazetecelerin "Neden hastane bahçesine diktiniz" sorusuna "Hastane dışındakilerin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor." şeklinde düşündürücü ama manidar bir cevap verir. Böylece dünyada felsefi düşünmenin simgesi olan "Düşünen Adam", ülkemizde ironik bir şekilde akıl hastaları ile özdeşleşir...


(Paylaşabilir ve facebook sayfamızı takip edebilirsiniz)

Kaynak: 

Yılmaz, O. (2014). August Rodin'in "Düşünen Adam" heykeli üzerine bir değerlendirme. Erciyes Üniversitesi Enstitüsü Dergisi, 2,  48 - 58.

Kardeş, F., Erkoç, Ş., Artvinli, F. (). Bir simgenin öyküsü: Düşünen adam. Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 25. Yıl Özel Sayısı. 81-86.

4 yorum:

  1. Bütün Türkiye'de bu eserin sadece Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yer alıyor olması sizcede "Düşünme! Çünkü düşünmek deliliktir!" Demesi normal değil mi?!!!
    Peki ya geçen zaman boyunca bu eser ve buna benzer bir çok esere önem verilmemesine ne demeli!!
    Aklımızı kör eden sosyal medyadan, her günün gündemini değiştiren yarışma ve dizilerden dolayı sanata vb. bir çok alana verilmeyen önem bizi her gün biraz daha geriye götürüyor, bilgisizleştiriyor..
    Sanatın,kitapların,müziğin daha çok hayatımızda yer alması ve gerektiği değeri görmesi dileğiyle...
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Harika bir bilgilenme daha. :)

    YanıtlaSil
  3. Bence tatmin edici bir anlatım.

    YanıtlaSil