Taşkınbilgist: İskender Lahdi

3 Mart 2018 Cumartesi

İskender Lahdi


Sidon'da ( bugünkü Sayda, Lübnan) 1887 yılında Mehmet Şerif Efendi adında biri tarlasında içinde mezarlar olan bir kuyu bulur ve bunu Sayda kaymakamına iletir. Kaymakam gerekli tetkikleri yaptırır ve hazırlanan raporu İstanbul'a gönderir. Gelen raporları Osman Hamdi Bey inceler ve dönemin padişahı II. Abdülhamit'ten izin ve ödenek alarak bölgeye gider.


İstanbul Arkeoloji Müzeleri müdürü Osman Hamdi Bey, Sidon (Saida ya da Sayda, Lübnan) Krallar Nekropol'ünde (mezarlık) kazılara başlar ve 17 lahid bulur. Bunlar içinde en değerlisi de İskender Lahdi olarak bilinir. Osman Hamdi Bey, lahidlerin 7 tanesini pek kayda değer bulmaz ve olduğu yerde bırakırken diğerlerini zamanın Müze-i Humayun'una getirmek için önce deniz kenarına taşıtır, sonra da gemiyle İstanbul'a getirir. Lahid, 25 ton ağırlığındadır. Hikaye odur ki gemiciler "bu çok ağır, bunu götüremeyiz" demeleri üzerine Osman Hamdi Bey, kendini lahide zincirler ve İstanbul'a öyle getirilir. M.Ö. 315 yılına tarihlendirilen lahid, Yunanistan'ın ünlü Pentelikon mermerinden yapılmıştır.



İskender Lahdi'nin öncelikle Büyük İskender'e ait olmadığını söyleyelim. Bu lahid üzerinde Büyük İskender'in tasviri olduğu için "İskender Lahdi" olarak isimlendirilir. Gerçekte ise tahta geçmesini İskender'e borçlu olan son Sidon Kralı Abdolonymos'a ait olduğu düşünülüyor.


Lahdin uzun kenarlarındaki kabartmaların birinde Büyük İskender'in ordusu ile Pers Kralı III. Darius'un orduları arasında yaşanan M.Ö. 333'teki İssos Savaşı anlatılır. Bu savaşı İskender'in ordusu kazanır ve Suriye içlerine doğru ilerlemeye devam eder. 


Lahid üzerindeki sahnenin en solunda, başında aslan postu ve şahlanmış atının üzerinde Büyük İskender olup önündeki Pers süvarisine mızrağını fırlatmaktadır. Elindeki mızrak mezar soyguncuları tarafından çalınmıştır. Bu sahnedeki tasvirden dolayı lahit İskender ismini alır. 


Sahnenin en sağında da Makedon bir süvari şahlanmış atıyla benzer şekilde Persli bir süvariyi öldürmektedir. Sahneye bu şekilde bakıldığında sol uçtaki İskender ile sağ uçtaki Makedon süvari bir simetri oluşturur ve sahneyi çerçeve içine alır. Sahnenin ortasında ise şiddetli bir şekilde devam eden savaş tasvir edilir. 


Lahidin diğer uzun kenarında ise birbirinden bağımsız iki av sahnesi yer alır. O dönemlerde Persler arasında av geleneği vardır ve Büyük İskender'in de bu avlara katıldığı bilinir. Sahnelerin ilkinde aslan avı betimlenir. Aslan, Pers giyimli atlının atına pençelerini geçirmiş ve ısırırken onun yardımına gelen kişi tavsir edilir. Burada bu atlı lahidin sahibi Abdalonymos iken arkadan onun yardımına gelen ise İskender'dir. İskender'in arkasında yardıma gelen bir asker -ki kafası tahrip olmuş- ve onun arkasında da aslana nişan almış bir okçu vardır. Bu sahnenin yan tarafında ise bir geyik avı vardır. Yunan avcı geyiği tutup mızrakla saldırırken, Pers avcıysa tuttuğu baltayı geyiğe indirmek üzeredir. Buradaki iki ayrı sahnenin İskender'in iki büyük hedefini simgelediği düşünülür. Bunlardan ilki İran'ı ele geçirip Hindistan'ı da alarak Cebelitarık'tan Asya'ya kadar ele geçirmek, diğeri ise fethettiği yerlerde mutlak bir imparatorluk kurmak.

Lahidin küçük yüzlerinden birinde Perslilerle yapılan savaştan üç adet ikili mücadele tasvir edilir. Üstteki alınlıkta da savaş sahnesi vardır. Ancak buradakilerin hepsi Yunan askeridir. İskender sonrası karışık ortamı anlattığı düşünülür. 


Diğer kısa kenarda ise bir panter avı görülür. Buradaki kişilerin hepsi de doğuya has kıyafetler içindedir. Avın sahibi ortada yer alır ve pantere mızrağını saplamak üzeredir. Yanındaki yardımcıları da ona yardım ederler. Bu kenarın üstündeki alınlıkta ise gene bir savaş sahnesidir. Abdalonymos'un askerlerinin Yunanlılara karşı savaşı olarak yorumlanır. 


Lahidin kapağı çatı formundadır. Antefisklerde ve mahya kirişinin üzerinde yer alan genç kız başları, çelenk benzeri haleler ile bezeli olduğundan doğa tanrıçası olarak düşünülür. O dönemde Ön Asya ve Fenike'de doğa tanrıçaları yaygındır. Uzun kenarlara doğru uzanmış aslanlar görünmektedir. Bu aslanlar lahdin koruyucuları olarak düşünülür.
  

Tüm yüzlerinde Yunan ve Pers askerleri temalı sahneler bulunan bu eseri II. Abdülhamit, Alman İmparatoru II. Wilhem'e dostluk hediyesi olarak vermek ister. Bunu duyan Osman Hamdi Bey, kıyametleri koparır ve bunun üzerine de Sultan, vermekten vazgeçer. Osman Hamdi Bey'in sayesinde ülkemizde kalan İskender Lahdi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin en nadide parçasını oluşturur. 

(Takip edebilir, yorum yapabilir, paylaşabilirsiniz.)

Kaynakça:
Altınok, B. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin kuruluş nedeni, çekirdeği ve övünç kaynağı Sayda (Eski Sidon) lahitlerinden İskender Lahdi.

K. Dilbaz, B. (2016). Müze-i Humayun'da İskender Lahdi. Tarih Dergisi, 64, 1-26.

Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş. 2. Baskı. İletişim Yayınları. 

1 yorum:

  1. Böylesine değerli bir eseri insanların bilgisine sunmak gerçekten iyi bir davranış. Eseri çok güzel tanıtmışsınız kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil