Taşkınbilgist: Ortaya Çıkışı ve Gelişimiyle Nevruz

21 Mart 2018 Çarşamba

Ortaya Çıkışı ve Gelişimiyle Nevruz



Nevruz ne anlama geliyor? 


Kelime anlamı olarak nev "yeni", ruz "gün" anlamına gelir. Farsça bir sözcüktür. Türkçe anlamı ise "Yeni Gün". Farsça isimle anılması Türklerin Fars kültürü ile haşır neşir olduğu dönemden kalmadır. Ancak Fars kültüründen uzak coğrafyalarda Türkçe isimlerle anılmaktadır. Altay Türkleri Cılgayak Bayramı; Azerbaycan Ergenekon ve Bozkurt Bayramı;  Başkurt Türkleri Ekin Bayramı; Doğu Türkistan Yeni Gün; Kazakistan Türkleri Ulus Günü; Türkmenler Teze Yıl gibi isimlerle kutlar. Anadolu'daki köylerde ise Nevruz yerine Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün gibi isimlerle anılır. 


Ne zaman kutlanılıyor? 




Gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart tarihinde kutlanır. Bu özelliğinden dolayı isimlerinden biri de Gün Dönümü'dür.  Türk dünyasında ve komşu coğrafyalarda Nevruz, esi takvimlere göre baharın başlangıcı ve yeni yılın ilk günüdür. Türklerin kullandığı ilk takvim olan On İki Hayvanlı Türk Takviminde yıl başlangıcı 21 Marttır. Benzer şekilde Selçuklular zamanında Sultan Melikşah kendi adıyla hazırlattığı Celali Takviminin yılbaşı 21 Marttır.


Nasıl kutlanıyor? 


İslamiyet öncesinde Türkler ozanların kopuzlarıyla şiirler söylediği ve tüm halkın toplandığı şenlikler ile kutlanırdı. Selçuklular döneminde şenlikler tertip edildiği, özel yemekler pişirildiği ve hediyeler alınıp verildiği biliniyor. Osmanlı zamanında ise gerek sarayda gerekse halk arasında büyük coşkuyla kutlanırdı. Nevruz günü Nevruziye denilen özel bir macun hazırlatılıp sarayda dağıtılırdı. Bu günde sadrazam, Padişah'a yağız atlar, değerli taşlarla süslenmiş silahlar ve pahalı kumaşlar hediye ederdi. Padişah, Nevruz tebriklerini kabul ederdi. Günümüzde Türk dünyasında Nevruz Bayramı için evler temizlenir, yemekler yapılarak ziyafetler verilir. Meydanlara büyük ateşler yakılır ve üzerinden atlanır. Çekiç ve örs ile kızdırılmış demir dövülür. İyi dilekler dilenir, küskünler barışır, toplumda birlik ve beraberlik havası oluşturulur. 


Neden Ateş Üzerinden Atlanır?



Ateş kültü, pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizlenme ve bolluk-bereket ile ilişkilendirilir. Ateşin her şeyi temizlediğine, kötü ruhlardan arındırdığına ve hastalıklardan koruduğuna inanılır. Bu yüzden ateş üzerinden atlayanların günahlarından arınacağı, hastalıklardan korunacağı ve yeni yıla arınmış olarak gireceği düşünülür.  Ayrıca ateş yaydığı sıcaklıkla toprağın ısınmasına ve doğanın canlanmasına yol açar. Yani baharı simgeler. 


Neden Demir Dövülür? 



Türkler, Ergenekon Destanı'nda demir dağı eriterek bulundukları yerden çıkar. Bu çıkış sonrası Türk hakanları her yıl aynı tarihte bu dağın bulunduğu yere giderek temsili olarak çekiç ile örs üzerindeki kızdırılmış demiri döverek o günü anmışlardır. Bu gelenek o gün bu gündür bozulmadan devam etmiştir. 


Nasıl ortaya çıktı? 


Nevruz'un ortaya çıkmasındaki en önemli nokta doğa şartlarıdır. Ortaya çıkışı anlamak için öncelikle Türkistan'ın doğal koşullarına bakmak gerekir. Burası 44 - 50 derece enlemleri arasında, yükseltisi 1500- 4500 arasında, kışları ortalama sıcaklık -50 civarlarında ve toprak don halinde olan bir bölgedir. Burada yaşayan insanlar 6 ay evlerinde kalırlar ve dışarıya çıkamazlar. İşte, Altaylar'da yaşayan bu insanlar için bahar her şeyden önemlidir. Çünkü bu tarih doğanın canlanmaya başladığı, toprağın uyanmaya başladığı tarih olarak görülür. Tarihin en eski dönemlerinden itibaren Türkler, baharın gelişini bayram olarak kabul etmiş ve uzun soğuk kış mevsiminden sonra doğanın tekrar canlanmaya başlamasını sevinçle karşılayan şenlikler düzenlemiştir. 


Ne zamandan beridir kutlanıyor? 



Bu bayramla ilgili Ergenekon Destanı'nda önemli bilgiler yer alır. Türklerin Ergenekon'dan çıkışının 21 Mart tarihinde olduğu ve bu yüzden de her yıl bu çıkışın bayram olarak kutlandığına inanılır. Ergenekon Destanı'nda:

"Bir gün bütün kavimler Kök-Türkler’e karşı birleşerek onları hile ile yendiler. Kök-Türkler’in çadırlarını, mallarını, yurtlarını yağmaladılar. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri kendilerine köle yaptılar. Bu yağmadan kurtulan Kıyan/Kayan ve Negüş/Tukuz bir gece kadınlarıyla birlikte atlanıp kaçtılar. Yurda geldiler. Düşmandan kaçıp gelen dört maldan (deve, at, öküz, koyun) çok buldular. Dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım deyip dağa doğru sürülerini sürüp gittiler. Vardıkları yerde akarsular, çeşmeler, türlü otlar, meyveli ağaçlar, türlü türlü avlar vardı. O yeri görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar ve buraya Ergenekon adını koydular. Dört yüz yıl sonra Ergenekon’da kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki sığmadılar. Bu sebepten buradan çıkış yolları aramaya koyuldular. O zaman bir demircinin önerisiyle dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler ve ateşlediler. Tanrı’nın gücüyle ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar. O günden beri yeni yılın başladığı gece Kök-Türkler’de adettir. O günü bayram sayarlar. Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. Önce Kağan bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra beyler de öyle yapar. Bugünü mukaddes bilirler, böylece Tanrı’ya şükretmiş olurlardı." şeklinde yer alır. 


Ergenekon Destanı, Göktürklerle ilgilidir. Daha eski kaynaklara yöneldiğimizde bu gün ile ilgili bilgileri görürüz. Çin kaynaklarına göre M.Ö. 8. yüzyıllarda yaşayan eski Türk kavmi olan "Ti"ler, Nung-li isimli hem ay hem güneşe göre düzenlenen ve mart ayını yılın başı sayan bir takvim kullanıyorlardı. Nevruz ile ilgili kutlamaların M.Ö. 3. yüzyılda Mete Han zamanından itibaren kutlandığı biliniyor. Bunun dışında gene Çin kaynaklarındaki bir "Göktürk Tezkeresi"nde "Göktürkler, bitkilerin yeşerdiği zamanı yılbaşı olarak kutlamaktadır" ifadeleri yer alır.  


Türk Devletlerinde Kutlanması 


Türklerin efsane kahramanı Oğuz Kagan'nın bugünü kutsal saydığı ve bayram olarak kutladığı bilinir. Uygurlardan kalma resimlerde Nevruz konu olarak işlenmiştir.  Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı olarak ilan etmiş ve vergileri de buna göre düzenlemiştir. Osmanlı zamanında Ertuğrul Gazi Törenleri, II. Abdülhamit zamanına kadar 21 Mart tarihinde yapılmıştır. Günümüzde Kazakistan'da, Kırgızistan'da Özbekistan'da, Azerbaycan'da, Doğu ve Batı Türkistan'da, Kırım'da, Yakutlar'da, Balkan Türklerinde, Kıbrıs Türklerinde kutlanmaya devam edilir. Geçmişten günümüze kadar kutlanılması ise kültürdeki sürekliliği gösterir. 


Türkiye Cumhuriyeti'nde Kutlanması


21 Mart 1919'da Konya'da Nevruz, "Ergenekon Bayramı" olarak kutlandığını dönemin gazetelerinde yer bulmuştur. 23 Mart1921 tarihli Hakimiyeti Milliye gazetesinde Nevruz Bayramı, Milli Mücadele ile ilişkilendirilmeye çalışılmış ve şu ifadeler kullanılmıştır: "Bu Ergenekon hadisesinden çıkacak mühim netice, bizim bugünkü millî mücadelemizle benzeşmesidir. Dokuz kişiden türeyerek düşmanlarından intikam alan Türk soyunun, bugün de kendi varlığına kastedenlere karşı silahlanmış ve yarın muvaffakiyetini temin edeceğine ve Ulu Tanrı’nın yardımı ve milletin gayretleriyle kara günlerden kurtulacağına eminim." Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün Ankara Keçiören'de 21 Mart 1922 tarihinde "Ergenekon Bayramı" adıyla düzenlenen bir törene katılmıştır. 




Atatürk'ten sonra ise Nevruz Bayramı devlet töreni ile kutlanması bırakılır. Ancak Anadolu insanı Nevruz'u kutlamaya devam eder. Yörükler arasında kışın bitişi baharın başlangıcı olarak şenliklerle kutlanır. Kars civarında "kapı dinleme" ve "baca -baca" adetleriyle kutlanmaya devam eder. Tunceli'de "baca dizme" ve "taş dizme" adetleri şeklinde devam ettirilir. Bolu çevresinde özellikle ateş yakılır ve üzerinden atlanarak her türlü kötülükten korunulacağına inanılır. Trakya yöresinde "Mart Dokuzu" olarak anılan Nevruz günü mesire alanlarına gidilerek şenlikler yapılır. Ege Bölgesinde "Mart Dokuzu" ve "Sultan Nevruz" adıyla kutlamalar yapılır.  


Diğer Kültürlerde Nevruz? 


Nevruz ilkel toplumlardan günümüze kadar farklı isimler ve şekillerde kutlanagelen bir bahar bayramıdır. Doğa olaylarıyla başlayan kutlamalar zamanla inanışlara evrilmiş ve kutsallaştırılmıştır. Nevruz eskiyen toplumun, evrenin ve insanın yenileşmesini temsil eden bir boyuta getirilmiştir. Baharın başlangıcı olarak kutlanan bugün Sümerlerden, Romalılara, Eski Yunandan Çine kadar farklı isimlerle ve ritüellerle kutlanır. Bu geleneğin asıl anlamı ise berekettir. 




Mezopatamya'da Nevruz benzeri kutlamaların Sümerler zamanından beridir yapıldığı bilinmektedir. Özellikle Sümerlilerin Gılgamış Destanında Nevruz benzeri bir bayramın kutlandığı ve bu bayramda öküz, koyun kesildiği, halka bol miktarda içki, meyve şırası, şerbet verildiği görülür. Bu gün için tapınaklardaki din görevlileri ve kral yıkanır, yağlanır ve giyinip süslenirler. Kral tacını giyer ve tören alanındaki tanrı heykelinin önüne gelip töreni başlatır. Yeni Yıl töreni olarak kutlanan bu tören boyunca bazı metinler okunur ve kutsal evlilikler de bu zamanda yapılırdı. Sümerler bu günü yer altı ile yer üstünün bağlantısı olarak kutlarlardı. Doğanın yeniden canlanmasını temsil eden bu gün Sümerlerde Nisan ayının dördüncü günü kutlanırdı


Nevruz zamanla dinlerle de ilişkilendirmeye çalışılmıştır. Bazı olayların bu güne denk geldiği ya da getirildiği görülür. Örneğin; Dünyanın yaratıldığı gün olması, Hz. Adem'in yaratıldığı gün olması, Hz. Adem ile Havva'nın buluştuğu gün olması, Yusuf peygamberin kuyudan kurtarıldığı gün olması, Yunus peygamberin balığın karnından çıktığı gün olması, Tufan sonrası Hz. Nuh'un gemisinin Cudi'ye bugün oturması, Hz. Ali'nin doğum günü olması, Hristiyanlıkta Paskalya yortusu günü olması, Yahudilerde Pesah günü olması gibi dini niteliklerin de yüklendiği ve bunların anıldığı gün olarak Nevruz güncelliğini devam ettirir. 


Sonuç olarak Nevruz, farklı toplumlarda farklı adlarla anılsa da Türk kültüründeki yeri yadsınamaz. Halkın ortak duygularını ve düşüncelerini dile getiren Nevruz, Türk kültürünün korunup yaşatılmasında önemli bir yeri olan mevsimlik milli bir bayramdır. Bu yönden bakıldığında ayinsel, dinsel ya da din dışı değerlendirilsin insanları bir araya getiren ve toplumsal bağları güçlendiren, pekiştiren bir karakter taşıyarak toplumdaki kültürel sürekliliği gösterir. 


Nevruz Bayramımız Kutlu Olsun! 

(Paylaşabilir ve yandaki linkten facebook sayfamızı beğenebilirsiniz.)


Kaynak:
Artun, E. Türk halk kültüründe nevruz. turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/erman_artun_turk_halk_kulturunde_nevruz.pdf. 

Çetin,E.(2009). Türk dünyasında ortak kültür mirası: Nevruz. The Journal of Academic Social Science Studies - International Journal of Social Science, 2(1), 63-71.

Demir, Necati. Türklüğün en eski bayramı Nevruz ve tarihi alt yapısı. 

Akkuş Mutlu, S. (2016). Eski mezopotamya'da nevruz kutlamaları. Archivum Anatolicum(ArAn). 10(1), 1-14.

Şengül, Abdullah. Türk kültüründe nevruz ve Anadolu'da nevruz kutlamaları. 

1 yorum: