Taşkınbilgist: Aşk Nedir? - Aşkın Anatomisi

15 Ocak 2018 Pazartesi

Aşk Nedir? - Aşkın Anatomisi

İnsan hayatındaki en önemli duygulardan birinin aşk olduğunu  söyleyebiliriz. Hayatımız boyunca gerçek aşkı bulmak için çabalarız. Şanslı olanlarımız ona sahip olurken o kadar şanslı olmayanlar ise aşkı bulma yolculuklarına devam ederler. Peki, aşk nedir? Aşk olması için ne gibi bileşenlere gereksinim vardır? Mükemmel aşk var mıdır? Gelin birlikte aşkı inceleyelim.


 Cornell Üniversitesinde Profesör olan Robert Sternberg aşk için bir teori geliştirir. Teorisinin adı Aşkın Üç Bileşeni (Triangular Theory of Love)dir. Ona göre aşkın üç bileşeni şu şekildedir: Duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık – karar taahhüdü . İlişkinizde bunlar yoksa üzgünüm ortada aşk diye bir şey yoktur. Şimdi bunlara daha yakından bakmaya ne dersiniz? 


İlk önce olması gereken duygusal yakınlıktır. Duygusal yakınlık hiç kimseyle paylaşmadığınız sırlarınızı o kişiyle paylaşmaktır. Eğer mahremiyetinizle ilgili konuları konuşabiliyorsanız o kişiye karşı duygusal yakınlık hissediyorsunuz demektir. Başkalarıyla hatta çoğu insanla paylaşamadığınız bilgileri o kişiyle paylaşmanı saylayan bağdır. 


İkincisi tutkudur. Karşınızdaki kişiyi ne kadar çekici bulduğunuzla ilgilidir. Romantizme yol açan duygu durumudur. Kısacası o kişiyi gördüğünüzde hissettiğiniz cinsel uyarılma durumudur. 


Üçüncüsü ise bağlılık yani yaşanılanın aşk ilişkisi olduğuna yönelik karar verme veya ilişkiyi aşk ilişkisi olarak etiketleme isteğidir. Yani bizim anladığımız dilde bu ilişkinin devamlılık içereceğini belirten sevgili olma durumudur. Bu karşı tarafa verilmiş bir taahhüttür. 


İşte Robert Sternberg’e göre bu üç durum varsa aşk vardır. Bunlar yoksa bu durumu da aşk dışı denilmektedir. Örneğin okulunuzda ya da otobüste yan yana oturduğunuz karşı cinsten biriyle durumunuzda bu üç bileşen olmadığında bu durum aşk dışı olarak nitelendiriliyor. Şimdi bu üçü arasındaki ilişkiye bakalım. 


Eğer duygusal yakınlık var ancak tutku ve taahhüt yoksa bunun adı hoşlanmadır.  En yakınımızda bulunan arkadaşlarımıza değil ama birçok arkadaşta olan durum budur. O kişiyi kendinize yakın bulursunuz ve başkalarına açmadığınız mahrem sırlarınızı o kişiye rahatlıkla açarsınız. Ancak o kişiyi fiziksel olarak çekici bulmazsınız. Onunla uzun sürecek bir bağlılık durumu da yoktur. Yani herhangi bir taahhütte bulunmazsınız. 


Peki, karşınızdaki kişiye sırlarınızı açmıyorsunuz ve bağlı değilsiniz ama tutku var. O kişiye karşı cinsel uyarılma hissediyorsunuz ve o kişiyi fiziksel olarak çekici buluyorsunuz. İşte buna Sternberg “kara sevda” adını veriyor. Karşıdaki kişiyi tanımıyorsunuz ve onunla sırlarınız da paylaşmadınız ve dahası ona herhangi bir taahhütte de bulunmadınız. Yani onunla bir gelecek düşünmediniz. Sadece o anı düşünüyorsunuz ve ondan etkilendiniz. İşte bunun adı ilk görüşte aşktır. Yani kara sevda bir diğer adı da delicesine aşk. 


Bir diğer durum ise duygusal yakınlık yok, fiziksel çekim yok ancak ilişkiyi yürütme kararlılığı ve isteği var. Yani karşınızdaki kişiyle sırlarınızı paylaşmıyorsunuz. O kişiye karşı herhangi bir cinsel arzunuz da yok. Ancak siz ilişkiye sahip çıkıyorsunuz ve devam ettirmeye kararlısınız. İşte buna Sternberg “boş aşk” ismini veriyor. Bu kötüye giden ilişkilerin son aşamasındaki kaçınılmaz durumdur. Belki çocuklar için ya da gösteriş yani el alem ne der diye ilişkiye devam ediyorsunuzdur.


Duygusal yakınlık var, tutku var ama birbirinize taahhütte bulunmuyorsunuz. Buna da “romantik aşk” deniyor. Birbirinize karşı tutkulusunuz, karşınızdaki kişiyi çekici buluyorsunuz ve onu arzuluyorsunuz. Onunla konuşabildiğiniz çok şey var ve beraber vakit geçirmekten zevk alıyorunuz. Ancak uzun süreli bir taahhüt verme eğilimi içinde değilsiniz. Bu, anı yaşamak dediğimiz durumdur. Genellikle ilişkilerin başlangıç aşaması böyledir. 


Duygusal yakınlık var ve karşınızdaki kişiyle sırlarınızı paylaşabiliyorsunuz. Ayrıca bu ilişkiyi devam ettirmek de istiyorsunuz. Yani taahhüt de var. Fakat aranızda tutku yani çekim yok, cinsel arzu hissetmiyorsunuz. Bu duruma da “arkadaşça aşk” deniliyor. 


Tutku var, karşınızdaki kişiden fiziksel olarak etkileniyorsunuz. İlişkiye devam etmek de istiyorsunuz, yani taahhüt de var. Ancak sırlarınızı paylaşmıyorsunuz. Duygusal yakınlık yok. Onunla vakit geçirmek istiyorsunuz ama hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorsunuz. Bu duruma da Sternberg “budalaca aşk” diyor. Bu tür ilişki bir yıldırım nikahıyla sonuçlanabilir. Ancak bu tür ilişkiyi sürdürmek oldukça güçtür ve böyle bir ilişkide taraflar birbirlerine güvenemezler. 


Peki, duygusal yakınlık var, yani birbirinize sırlarınızı anlatabiliyorsunuz; tutku var, yani karşınızdaki kişiyi cinsel olarak arzuluyorsunuz ve bağlılık var, yani karşınızdakine devamlılık için taahhüt veriyorsanız? Böyle bir durumu da Sternberg “mükemmel aşk” olarak nitelendiriyor. 


Sternberg'in aşk tanımının bileşenleri bu şekilde. Umarım hepimiz mükemmel aşkı buluruz ve gerçek anlamda mutlu bir ilişki yaşarız.

Tabii ki bu yazı burada sonlanmıyor ama bir sonraki konumuz için burada ara vermek durumundayım. Ara verirken de sizden yapmanızı istediğim bir şey var. Meslek hastalığı belki de ödev vermeden yapamıyorum J 


Tanıdığınız karşı cinsten insanların bir listesini yapabilir ve yukarıda bahsettiğim üç bileşene göre bu kişileri sıralayarak kendi aşk listenizi oluşturabilirsiniz... 

Kaynak: 

Professor Paul Bloom lessons  From Yale University youtube channel


Robert J. Sternberg internet page, Professor of Human Development. Cornel University

(Beğendiyseniz paylaş butonundan arkadaşlarınızla paylaşarak daha çok kişinin bilgilenmesine katkı sağlayabilirsiniz.Bu konuyla ilgili duygu, düşünce ve sorularınızı altta yorumlar kısmına yazabilirsiniz.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder