Mimariyi
ele aldığımızda Klasik Yunan ve Roma mimarilerinin birlikte uyum içinde
olduğunu söyleyebiliriz. Ana merkezdeki iki figürün arkasındaki kolonların her
iki yakasındaki heykeller eminim dikkatinizi çekmiştir. Elbette bunlar sıradan
heykeller değil. Resimde sağda yer alan güneş, müzik ve şiir tanrısı Apollo,
soldaki ise savaş ve bilgelik tanrıçası Athena. Kalabalığın arkasından
ilerlediğinizde ise koridordan açıklığa ulaşılmaktadır. Burada maddi olan
dünyadan önce manevi dünyaya oradan da sonsuzluğa ulaşma temsil edilmiş.
Bu arada şu bilgiyi de araya sıkıştırmakta
fayda var. Rafael, figürlerin isimlerini yazmamıştır. Kıyafetlerinden ve
hareketlerinden çıkarımlar yapmak durumundayız. Ve figürlerin siluetleri
dönemin önemli simaları şeklinde tasvir edilmiştir. Artık resmin merkezinde yer alan iki figürle
başlayalım.
Resmin merkezine freskin ismini aldığı felsefeyi temsil eden Atina
Okulu alınmış. Bu okulun iki temel direği Platon ve Aritoteles de ortada yer
almaktadır. Yaşlı görünümlü, çıplak ayaklı olan Platon, öğrencisi Aristoteles
ise Platon'dan biraz önde ve iyi giyimli olarak resmedilmiş. Platon elinde onun
felsefesini içeren temel kitabı olan Timaeus'u tutarken, Aristoteles ise elinde
meşhur Ethica'sını tutmaktadır. Ellerindeki kitaplar bu iki adamın birbirine
zıt olan felsefelerini yansıtıyor. Platon daha çok görünemeyen, uhrevi olan ve
teorik olanla ilgileniyor. İdealist felsefinin baş karakterlerinden biri ve
kendi oluşturduğu idealar dünyasıyla bu dünyanın bir yansımadan ibaret olduğunu
ve gördüklerimizin gerçeklikten uzak birer sanıdan ibaret olduğunu savunuyor.
Bu yüzden parmağıyla gökyüzünü yani idealar dünyasını işaret ediyor. Diğer tarafta ise Aristoteles dikkatini
görünen, dünyevi ve gerçek olana veriyor. Hocasına "Hayır, yanılıyorsun.
Asıl burada olanla ilgilenelim. Dünyada görebildiğimiz ve
gözlemleyebildiğimizle ilgilenelim" diyerek avuç içiyle bu dünyaya,
yeryüzüne dikkati çekiyor. Bu ayrım o kadar iyi işlenmiş ki figürlerin
kıyafetlerinden bile bunu anlayabilmekteyiz. Platon kırmızı ve mor kıyafetler
içinde. Mor, göğü temsil ederken kırmızı da ateşi temsil eder ve ikisinin
de ağırlığı yoktur. Diğer taraftan Aristoteles mavi ve kahverengi kıyafetler
içindedir. Mavi renk suyu, kahverengi de toprağı yani yeryüzünü temsil eder ve
ikisinin de ağırlığı vardır. Hatta resimdeki figürler bu iki ana figüre göre
ayrılmışlardır. İdeal olan nedir? sorusunun peşinden gidenler Platon tarafında
resmedilirken, maddi olanlarla ilgilenenler ise Aristo tarafında yer
almaktadır. Aslında daha çok söylenebilecek şey var ama kısaca diğer bazı
önemli figürlere de değinelim.
Platon
tarafında yeşil içinde görülen bilgin, hocası Sokrates'tir. Parmaklarıyla
sayarak söylediklerini ispatlamaya çalışıyor gibi görünüyor. Burada Sokrates'in
insanlara soru sorarak ve cevap alarak onlarda farkındalık oluşturduğu
"Sokratik Yöntem" anlatılmış. Bu yöntemle Sokrates, çok şey bildiğini
sanan birine aslında hiçbir şey bilmediğini, hiçbir şey bilmediğini söyleyen birine de
aslında çok şey bildiğini göstermektedir.
Merdivenlerde
uzanmış yatmakta olan figürümüz bizim topraklarımızdan birisi, hani şu elinde
fenerle Atina sokaklarında adam arayan ya da "Dile benden ne
dilersen" diyen Büyük İskender'e "Gölge etme başka ihsan
istemem" diyebilen Sinoplu Diyojen. Yanında bakır tasıyla sallım saçak
dünyadan umarsız bir şekilde elindeki notlara bakmakta. Uygarlığın dayattığı
kurallara ve araçlara bağımlılığı reddederek insanın en azla yetinerek de mutlu
olabileceğini göstermeye çalışmıştır. Gerçek mutluluğun parayla, itibarla,
mevkile ya da maddi şeylerle elde edilemeyeceğini, asıl mutluluğun özgürlük
olduğunu anlatmak istemiştir.
Diyojen'nin
önünde mermere yaslanmış yere bakan kişi resme daha sonra ilave edilmiş ve Michelangelo şeklinde tasvir edilmiş olan
Herakleitos'tur. "Ağlayan filozof" olarak da bilinir. Her şeyin
akmakta olduğunu ve değişimin esas olduğunu söyler. Kozmosu, karşıtların
savaşından oluşan bir harmonia yani uyum olarak tanımlar.
Herakleitos'un hemen
yanı başında ise diz çökmüş elinde tuttuğu deftere önündeki çocuğun elindeki levhadan notlar geçirmekle meşgul durumda Pisagor var. Onun yan tarafında
Pisagor'dan kopya çekmekte olan bir öğrenci misali görüntüde olan kişi ise
Anaximander. Üsten Pisagor'a doğru kafayı uzatmış esmer ve bıyıklı kişi ise
İbni Rüşt'ten (Averroes) başkası değil. Pisagor'un grubunda az ilerde bize doğru
dönük olan ve beyazlar içindeki, freskteki tek kadın figür ise İskenderiye'de
felsefe, matematik ve astronomi alanında üst noktalara gelmiş olan ve dönemin
bilim düşmanlarınca taşlanarak öldürülen Hypathia. Önündeki ise "varlık vardır,
yokluk yoktur" diyen Parmenides.
Pisagor'un
grubunun karşısında ise Öklid eğilmiş ve kağıt üzerinde geometri anlatmakta.
Ona sırtı dönük olan coğrafyacı Batlamyus. Elinde yerküreyi tutmakta.
Karşısında ise Zerdüşt. Elinde gökyüzünü temsil eden bir küre ile astronomiye
atıf yapıyor. Aralarında ise sadece kafası görünen ve bize bakan biri var. Bu
da ressamımız Rafael'den başkası değil.
Bu fresk
üzerine söylenebilecek daha çok şey var. Ancak şimdilik bu kadar diyelim.
Düşünmenin zamanı ve mekanı yoktur. Son olarak
birazcık felsefe herkese iyi gelir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder